Ara
14

Selvi Boylum Al Yazmalım..


Selvi Boylum Al Yazmalım.. Bir Cengiz Aytmatov romanı olan Kırmızı Eşarp'tan uyarlanmıştır. Bir kamyonun anatomisini anlatan filmdir:)

ilyas:hoşgeldin desene arkadaş sevgilime
asya:hı?hoşgördük arkadaş
ilyas:hoşgeldin deyin arkadaşlar sevgilime!
asya:hoşbulduk yüce kale!
ilyas: heyy amca!sevgilime hoşgeldin de!
asya:hoşbulduk yalnız ağaç sevgilin nerde?
ilyas:buraya bakın keçiler.sevgilime hoşgeldin deyin!
asya:hoşbulduk sakallı keçi!
ilyas:eyyyy gökyüzü tenimi yakan sıcak güneeeeş!
asya:bereketli tarlalar,yüreğim kadar coşkun dere selam size...


Böyle coşkulu da olsa yaşananlar, bazen hayat mutlu sonlar vermez insana, o da haklıdır, tuvale kurşuni renkler de gerekir, griler, sonbahar sarıları-kahverengileri, yani ne zamana kadar pembeler morlar:)
ve son sahne şöyledir..
ilyas:asyam.. al yazmalım..
asya(iç ses): SEVGİ NEYDİ? sevgi iyilikti, dostluktu. SEVGİ EMEKTİ... (cemşit'e doğru yürümeye başlar)
ilyas:asya..(asya, samet ve cemşit'le giderken bir durur, döner. ilyas'a bakar);
asya(iç ses): durursam bir daha kurtulamam..
ilyas(iç ses): ziyanı yok, gülüşü yeter bize..
asya(iç ses): yüreğim kaydıysa günah mı?
ilyas(iç ses): çamura saplansam yardıma gelir misin?
asya(iç ses): elini tuttum.. sıcacıktı.. yüreği elimdeymiş gibi..
ilyas(iç ses): elinden tutuversem benimle gelir mi?
asya(iç ses): seninim işte.. alıp götürsene beni..
ilyas ( aldırma gönül ile giderken): elveda asya.. elveda selvi boylum al yazmalım elveda.. bitmemiş türküm benim..

Asya İlyas'a deliler gibi aşıktır hala, günlerce yollarda beklemiştir onun gelişini ama yüreği "İlyas" diye bağıra bağıra Cemşit'i seçer.. Bir sürü sosyolojik sebebi var Asya'nın kararının Cemşit'ten yana olmasının. Ekonomik özgürlük, bi kadının hayatta tek başına kalma korkusu ve bi çocuğu tek başına büyütmenin zorlukları girmiş işin içine, ki filmin zamanı göz önüne alınırsa, daha geçerli sebeplermiş bunlar günümüze kıyasla. Ama zaman değişse de, şartlar değişse de senaryo değişmez. Her kadının hayatında bi İlyas ı ve birkaç Cemşit i oluyo galiba.. Seçimlerin doğruluğunu yanlışlığını tartışacak değilim burda, sadece umarım hayatlarındaki Cemşit'i seçen kadınlar, İlyaslarını unutup, Cemşitlerine sıkı sıkı sarılıp, onun verdiği emeğin karşılığını sevgi olarak geri verebilirler ve hayatlarındaki İlyas'ı seçen kadınlar yaşadıkları aşkla bir ömür mutlu olup, zor zamanlarında "Cemşit olsaydı böyle olmazdı" diye hayıflanmazlar ve seçimleri ne olursa olsun umarım hiçbir kadın seçiminden pişmanlık duymaz.. Ya da daha güzel bi çözüm buldum herkes için: umarım Cemşit'in sevgisini,emeğini, güven duygusunu ve İlyas'ın yakışıklılığını, aşkını, o tatlı deliliğini, yani tüm bu özelliklerin hepsini taşıyan birini bulup seçim yapmak zorunda kalmazlar:) Tüm selvi boylu al yazmalılar, tüm Asyalar için gelsin:) Sıradaki şarkımız Cahit Berkay'dan Selvi Boylum Al Yazmalım:) dın dındındındıı..
Kas
30
Kelebekler nerdeler??
Benekleri kaybolmuş, aramaya gittiler..:)

Kas
27
"Uçurtma uçuracaktık hani, söz vermiştin bana. Niye yalan söyledin ? Burnun uzadı mı İnci ? Beni de götürecektin hani. Bavuluna saklanırdım, saklambaç oynarken saklanmıştım ya sen bile bulamamıştın. Niye sözünü tutmadın? Burnun uzadı mı inci? Hani pinokyonunki gibi...
İn..cii..:("
Barış aklıma her geldiğinde burnumun direği sızlar.Sanki ben İnciymişim gibi, ya da Barış..Bilmiyorum:)
"Kuşlarrrr Barış'ın babası iyi miiiii?":):)
Kas
25
Sayın seyirciler son anda aldığımız bir habere göre kriz nedeniyle "altı kere altı otuzaltı, babamın bıyığı yolda kaldı, çöpçü geldi götürdü, babam bıyıksız kaldı" daki çöpçüler de işten çıkarılmıştır.. işin sevindirici yanı, çöpçü gelip süpürmeyeceği için babamız bıyıksız kalmayacaktır, telaşa lüzum yoktur:) iyi haber isteyen izleyicilerimize duyurulur:)) Sıdıkapenceresi Haber Ankara:)
Kas
23

Sayın seyirciler,kriz nedeniyle tüm parmaklar işten çıkarılmıştır, artık bu göremeyecek, bu vuramayacak, bu pişiremeyecek, bu yiyemeyecek ama bu "hani bana ,hani bana!!" demeye devam edecek.. umarım kimse "hani bana!!" diyen parmağa "al tüfeği, çık ava!!" diye akıl vermez.. :)
Kas
07

=)


Gölgelerimin gücü var!!:)
"Gölgelerin gücü adınaaa!" demeden önce uyarmak istedim:)
Kas
03


En son nehir kuruduğunda, en son ağaç kesildiğinde, en son balık tutulduğunda beyaz adam paranın yenecek birşey olmadığını anlayacak…

-bir kızılderili sözü-

Eki
31


Aklımı kaçırmadım ki, kendim bıraktım:)


Eki
22

Kaybedilenler her zaman geri dönemeyebilir,

bazen sizin gitmeniz gerekir..

İnsanın ruhunu titreten cinsten sözler-ses-film.

Eki
13
Zaman makinesini buldum!!:) zaman makinesi teorik olarak bizi başka bi zamana götüren bişiy değil midir sonuçta?? hoş, benim bulduğum zaman makinesinin fonksiyonları biraz kısıtlı, sadece geçmişe götürüyo, geçmişte belli bi zaman dilimine.. bi kanalda sürekli bu klibin çalınıp durduğu o günlere.. 10 sene önce miydi acaba? melodisinin sıcak bi banyo gibi her yerimi sarışını hatırlıyorum.. duyduğum anda aşık oluşumu.. ve sonra televizyona dönüp klibini de görünce.. oh mon dieu!!:) girip bu klipte, bu şarkının notaları arasında yaşamak istiyorum.. Mylene Farmer'ın yumuşacık sesi eşliğinde, klipte kuzuyu sevip, o çocukla kapıda ters sallanmak istiyorum.. turuncu tatlıötesi kız gibi buzdolabının üstüne çıkıp, ayaklarımı sallamak, onun gibi örümcekle yoyo oynamak istiyorum.. bi süreliğine hayatımın ritminin bu şarkı olmasını istiyorum, şarkıdakiler gibi, melodiye uygun bi şekilde sağa sola sallanarak yapmak istiyorum her şeyi:) bi de o çocuk gibi perende atmak istiyorum.. c'est une belle journee, bugün güzel bir gün demek.. evet bu gün güzel bir gün.. yıllardır bu şarkıyı
arıyordum ben,
ama nası bi gaflettir bilmiyorum; ne hayatımın şarkısının, ne de söyleyen teyzenin adını hatırlıyordumm.. google a kuzu yazıyorum, fransızca şarkı yazıyorum, cık! sonra dün birden french animation, girl with sheep yazmak geliverdi aklıma.. bibi diye birinin bloğu çıktı, şarkıyı tanıtmış orda.. yorum yapmak için üye olmak gerekiyomuş, teşekkür edemedim kendisine ama umarım o da hiç ummadığı anda hayatının bi parçasını buluverir ve benim sevindiğim kadar sevinir, zira ben altıya kadar uyuyamadım sevinçten:) abartıyo muyum?? hiç de değil.. benim yerimde olsanız anlardınız:) c'est une belle journee!!...
Eki
13

"Hayat aldığımız nefeslerden ibaret değildir, nefesimizi kesen anların toplamıdır..." Hitch
Eki
13

Kara kalem aşk..

Karakalem bir güzelin çizgiye ve yaşama dair bir ressama anlattıklarıdır. Siyah beyaz bir yaşamın bunaltıcı ve renksiz havasıdır müzikte ifade edilen.


Kimsin?
Kimsin?
Beni neden karakalem çizersin?
Tenim kağıdın rengi,
Saçlarımı siyah bilelim!
Gözlerimin rengini söyler misin..


Kimsin?
Kimsin?
Beni neden hep yalnız çizersin?
Gülüp konuşan sen,
Bir boşluğa bakan ben,
Yanıma kendini çizer misin?





Şiir de, sözler de, video da Atakan Yusufoğlu'na aittir, ayrıca mükemmel kara kalem çalışmaları vardır, kendisinin ellerine sağlıktır:) Kara kalemi, müziği, estetiği, romantizmi, masumiyeti, aşkı, edebiyatı ve ebediyeti aynı anda icra ederek, 6. hissiniz dahil tüm duyularınıza hitap edebilen bir sanat dahisi o.. Karamelli, mısır patlaklı, sütlü çikolatayla kahveyi aynı anda tadarsınız, mükemmel bi tat cümbüşü olur ya, aynı cümbüşün duyular arası olduğunu düşünün.. Resimlerinin şarkısını duyar, müziğinin dilinizin ucunda bıraktığı melodiyi tadar, yazılarının kokusuyla tüm ruhunuzun doyurur, bahsettiği aşkın ve romantizmin yumuşaklığına dokunursunuz.. Duyular öylesine geçmiştir ki birbirine, artık önünüzde tek tek malzemeler değil, ustaca yapılmış bir yemek durmaktadır.. Hepimize afiyet olsun efem:)

Eyl
29

antika dükkanı


İlerde bigün Miss Marple kıvamında tonton bi ihtiyar olup, unumu eleyip sevgili eleğimi astığımda, bi antika dükkanı açıciiim.. Dükkan sakini her antikanın bi hikayesi olmalı, ben de içeri girme gafletinde bulunan herkese, zorla anlatıciim sevgili antikalarımın hikayelerini tek tek:) ve sadece hakedenlere satıciim onları. Antikalarımın başından geçenlere değer verip, belki de onları yeni hikayelerin kahramanları yapacak insanlara… aman da aman!!! kimin antikasıymış bunlaaarrr:)
Ağu
25

Böyle birini kollarınızda yatırmış, göğsünüzde uyutmuşsanız, onu o en masum haliyle görüp, yine de âşık olmamışsanız, ya tamamen oksijensiz solunum yapıyorsunuz ve bu yüzden bi kalbiniz olmasına gerek yok ya da siz de duygularına hâkim olabilen o güçlü(!) insanlardansınız.Bence aşkın en katışıksız hali dakikalarca gözünüzü kırpmadan uyuyuşunu izleyip kalp atışlarını dinlemek, uyanmasın diye nefesinizi tutup, öpmemeye çalışmaktır muununu:)
O uyuma anı öyle bi büyüdür ki, sanki birden daha az acımaya başlar bir yerlere çarptığınız diziniz, daha az sıkıntı verir bunaltıcı sıcak, daha saçma gelir geçemediğiniz bi dersinize ya da kırıldığınız bi yakınınıza üzülüşleriniz. Sadece o “an”ı yaşatır o büyü, ne geçmiş kalır, ne gelecek. Öyle güzel çiçekler açtırır ki içinizde, tüm kötülüklerden korumak için şefkatle sarmak istersiniz çiçeklerinizin renklerini onun etrafına, gökkuşağından bi kalkan yapmak istersiniz ona, hatta belki kavgaya tutuşursunuz o güne kadar size hiç de zararlı gelmeyen bi karasinekle:)O her şeyden habersiz fosur fosur uyurken, siz tek tek inceleyip muununu, dudaklarını, aklınıza kazırsınız. Bi resmini çizmek istersiniz ama yanından kalkarken uyandırmaya kıyamazsınız, uyanıkken de Speedy Gonzales’in bile resmini çizmeye çalışmak daha kolay oluciiiği için akıldan resmetmeye karar verirsiniz canavar modelinizi:) Her hareketini ezberlemeye çalışırsınız, o an hissettiklerinizi unutmamak için, elini sağa atışını, elinin tersiyle muununu kaşıyışını, yanından kalkacağınızı sanıp, uyku arasında bile elbisenizi bırakmayışını..O minicik ellerin nasıl olup da sizi bu kadar sıkı tuttuğuna akıl erdiremezsiniz, o minicik yüreğin, üzerinizdeki hâkimiyetini memnun bi teslim oluşla izlersiniz. Üzülürsünüz yaşadığı topu topu 11 ayın büyük bi kısmını uzağınızda yaşamış olmasına ve yüreğiniz daralır birden, daha çook zamanlarını uzağınızda geçireceğini düşünerek…
Ben âşık oldum 11 aylık bi meleğe, sadece balkonda leğende suyla oynayışına değil, gördüğü her börtü böceğe sevinişine değil, oynarken gidip kanepenin iki parmak genişliğindeki aralığına sıkışacak kadar küçük oluşuna değil, sıkıştığı yerde bi yandan ağlayıp bi yandan çalan müzikle oynayışına değil, tasarruf eyleyip ”al” ve “ver” kelimelerinin ikisine birden “ver” deyişine değil, ağız murun bi yana kayarak esnerken, taklidini yaptığımı fark edip, esnemesini yarıda kesip, onun da benim taklidimi yapmasına değil, “kırmızı balık gööölde”yi söylerken, gözlerini kocaman kocaman açıp, gözlerime dikip, dikkatlice ve hayatının en ciddi işini yapıyormuş gibi dinlemesine değil, biberondan mamasını içirirken ellerimle oynamasına değil, şaşırdığında dudaklarını tam yuvarlak yapıp, “uuu!” deyişine değil, kendi suluğu dururken gidip, her bardaktan su içenin bardağına saldırmasına değil(içemiyo yahu, bardaktan olunca yutamıyo suyu, yoksa ben de düşündüm bu kuzu bardaktan içmek istiyo diye:)) ya da şu anda aklıma gelmeyen milyonlarca maskaralığına değil sadece, bütün o kavga kıyametin sebebi o değilmiş gibi böyle melek melek uyuyuşuna aynı zamanda… Bi daha uyuyuşunu izlediğim kimseye âşık olmam sanırken, bana bunun tersini ispatlayışına… Büyüdüğünde nası biri olmuş olursa olsun, her insanın temelinin bi melek olduğunu hatırlatışına.. Evet, âşık oldum:) Âşık etti beni kendine 11 aylık başıyla cimcime. Yerimde olsaydınız siz de âşık olurdunuz:) Birazdan gidip saatlerce dışarıdaki ağaçları izliycez, tekrar tekrar şaşırıcaz üstlerindeki ışık oyunlarına, bıkmadan usanmadan sevicez her bi yaprağı, yani çook işimiz var:) Bize müsaade. Esen kalınız efem…
Mar
16





Yüreğine kulak verdim, nefes aldı ben dinledim.. Duyduklarım anlatılmaz, sır vermedim illa, sır vermedim illa, sır vermedim, sevdim..
Düşündüm de, torunlarıma anlatıcak ne çok hikaye biriktirmişim(gülümseyen-smiley) küçüklüklerinde kucağıma oturtup, saçlarını okşayarak çocuk masalları anlatıcam, büyüdüklerinde de "nine"lerinin yaşadığı masalları:) off. nası kahve istedi canım, şööyle bol sütlüsünden, dumanı üstünde ama çok üşendim hazırlamaya.. şimdi şurda halihazırda bi torunum olsaydı da, bi fincan yapıverseydi bana,, çok mu kaptırdım kendimi bu ninelik olayına ne:) neyse üşenmek yok, çekiliiiin!süper nine kahve yapmaya geliyo:)
Şub
12

içimden bi ses...




Kameraaaa!.. kayıııttt!

Celine'cimden rica ettim, sabahtan beri şarkı söylüyo benim için.. Evet evet bildiğimiz celine..Celine dion işte canıııım.. winamp'tan..
Birkimse, sevgili okulumuzdaki konserinden sonra, Levent Yüksel'i hapsetmişti bilgisayarına,tüm gün zorla şarkı söyletmişti:)Bizde zorlama yok,rica ettim, celine'cim de kırmadı saolsun..İçimde de çok çalar celine dion.. Sınavdayızdır ve içimde "I'm alive" çalıyodur,sınav kağıdını uçak yapıp koşturasım gelir, "it's all coming back to me'yle yürürüz sokaklarda, özellikle yağmurda yürümeyi çok severiz(severiz ne ya, gollum gibi hissettim kendimi: myyy preciouussssss!!)öhöhmm, severim yani.. Bazen fransızca söyler celine'cim içimde, anlamam bikaç kelime dışında ama tahmin ederim, daha doğrusu onun müziğinin ve sesinin üzerine kendi düşüncelerimi yazarım, onlar çalar.. Bazen de içimde çalanla etrafımdaki hayat tam tersi olur birbirinin. mesela içimde "immortality" çalarken, etraf "her aşk bitermiş" şarkısını söylüyodur.. ama celine'cim inatçıdır.. pes etmez.. çok isterdim öyle durumlarda bi hoparlörle insanlara da duyurabilmeyi içimdeki sesi..

Küçükken her yağmur-kar yağdığında eski evimizin yanındaki uzun dar sokağa fırlardım.. ve hep orda çalan bi müzik olması gerektiğini düşünürdüm, o sokağın bi müziği olmalıydı.. Hatta her sokağın bi müziği olmalı..Beni seçerseniz, müziksiz sokak kalmayacak, yürümek çook daha eğlenceli olacak, herkes arabaları bırakıp yürüyeceği içüünn, mazota rağbet azalıcak, mazotu daha cazip hale getirmek içün deee MAZOT 1 YTL OLACAAKK!! Neyse politika bana ters,hem zirvedeyken bırakmalı dimi:) Efendim celine'cim?? benim de canım,benim de "my heart will go on":)

Kestiiik!
Oca
30

=)



çatalca’da topal çoban, çatal sapan yapıp çatal sapan satar.. bilmem parası yok mu da, çatalca’da topal çoban, çatal sapan yapıp çatal sapan satar:)) tekerlemeler pek şukela şeyler azizim..
Oca
19
Take me to the magic of the moment on a glory night where the children of tomorrow share their dreams with you and me..

Dün beşmilyonuncu kere Kasımda Aşk Başkadır'ı izledim. Hep aynı bitiyo..Her seferinde bi ümit acaba mutlu sonla biter mi diye bekliyorum.. ı-ıh! olmuyo.. Hep aynı.. "Sen benim ölümsüzlüğümsün" deyip gidiyo Sarah.. Aslında kavuşsalar belki de sıradan bi film olurdu benim için, beşmilyon kere izlemezdim, yani evet, bitebilcek en güzel şekilde bitirilmiş, bi nevi destan.. ama artık destanları kaldırmıyo yüreğim.. Sarah be.. bidaha izliycem.. bak bu sefer gitme tamam mı??
Oca
17

Duyduk duymadık demeyiiiin!! çimadam furyasını yeniden başlatıyorum!! gerekli malzemeler:annemizin çekmecesinden gaspedilmiş ince çorap,talaş,biraz çim tohumu,keçeli kaleem, bir tutam yaratıcılık,bikaç düğme incik boncuk vb.. bi de fonda fransız musikisi bittabi.. püf noktalar:çim şahsiyetimizin bünyesindeki çim tohumu dağılımı hususuna dikkat etmek gerek zira üstrupsuz yerlerinden çim çıkabiliyo:) ve çorabımız sağlam olmalı yoksa çimadamımız tarumar olabilir. Aaayrıca bu çim kişilikleri dünyaya getirdikten sonra da kendileriyle sürekli alakadar olmak gerek: her gün sulamalı, hal hatır sormalı, arada saçlarını traş etmeli(gerek duyulursa epilasyon işlemlerini de yapmalı) ve feysbukda tohum arkadaşlarını bulmasına yardım etmelisiniz.. meşakkatli tabi ama eğlenceli.. neyse ben gidip çim-sıdıkamı sulayayım, bu mevsimde tutmaz dediler ama.. ya tutarsa...
Oca
15

kar yağıyoooooo!!!:) ihi!(deli emin edasıyla gülüş:)) e benim evde ne işim var yahu?? hemen atıyorum kendimi dışarrrrlara:)